Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. BİLİM

Evrenin Sırrı “Graviton Atom Altı Parçacığı”

Evrenin Sırrı “Graviton Atom Altı Parçacığı”
Sakura

Bugün beyin yakan bir konuyla daha karşınızdayız. Graviton aslında bir ışık hızında taşıyıcıdır. Bu…

İnsanların dünya üzerinde yürümesini sağlayan ya da elimizden düşen bir bardağın yere düşmesine neden olan Ay’ın Dünya’nın çevresinde, Dünya’nın Güneş’in çevresinde, Güneş’in ise Samanyolunun merkezinde dönmesini sağlayan olay Kütle Çekimi sayesinde olmaktadır. Isaac Newton kütle çekim yasası ile ilgili ilk akademik çalışmaları yapmış kişidir ve Isaac Newton’un kütle çekimi yasasına bakışı oldukça farklıdır. Newton’un bahsettiği çekim yasası bir mıknatısın bir metal parçasını nasıl çektiğinden bahsetmiştir.

 

Evrende, Büyük Kütleli Cisimler Küçük Kütleli Cisimleri Etkisi Altına Alıyor

21. yy başlarında Albert Einstein bu durumun yani kütle çekim yasasının böyle olmadığını kanıtlamıştır. Albert Einstein kütle çekiminin bir tür manyetizma olmadığını uzayda ve zamanda bükülmenin etkisi olduğunu kanıtladı. Einstein’a göre bizim kütle çekimi dediğimiz olay Newton’un bahsettiği şekilde bir enerji dalgası değildir. Bu olay daha çok uzay-zaman dokusuyla ilgili bir oynama vardı. Einstein’a göre Dünya gibi gezegenlerin ya da farklı cisimlerin (göktaşı, Güneş, Gezegenler, Uydular) çevresindeki uzay ve zamanı bükerler ve burada bir büklüm zamanı oluştururlar. Daha küçük kütleye sahip olan nesneler ise bu büklüm alanının etkisinde kalır. İşte bu durum Dünya içerisinde bulunan insanların, okyanusların, göllerin, dağların vb. durumlar Dünyanın büklüm alanının içerisinde kalırlar. Gezegenimizin uydusu Ay’da Dünya’nın büklüm alanının etkisinde kalmaktadır. Çünkü Dünya Ay’dan kütle bakımından büyüktür. Dünya ise Güneş’in büklüm alanının içerisinde kalıyor, Güneş ise Samanyolu galaksisinin büklüm alanı içerisinde kalmaktadır. Bu doğal sistem tamamen bu şekilde çalışmaktadır.

 

Graviton Işık Hızında Hareket Eden Bir Parçacıktır

Kuantum fiziği 21. yy II. yarısından itibaren çok popüler bir durum oluşturmaya başladı. Günümüzde genel olarak çoğu fizikçi kuantum fiziğini araştırmaya devam etmektedir. Kuantum fiziğinin diğer anlamı ise “mikro evren”dir. Ancak şunu belirtmeliyiz ki mikro evren ile makro evrenin fizik kuralları aynı değildir. Fakat sonunda birbirlerini tamamlarlar. İşte kuantum fizikçileri de bu makro evrendeki temel kuvvetlerin kaynağını araştırıyorlar. Bu kaynakta bizi atom altı parçacıklara götürmektedir. Günümüzde kuantum fizik sayesinde birçok makro kuvveti, mikro evrendeki atom altı parçacıklardan kaynaklandığı bilinmektedir. Örneğin; bir atomun çekirdeğindeki nötron ve protonları bir arada tutan şey “Gluon” denilen parçacıklardır. Bu parçacıkların hepsi atom altı parçacıkları olarak bilinmektedir. İşte burada Graviton parçacığı ortaya çıkmaktadır. Bilim insanlarının yaptığı açıklamaya göre bir graviton’un normal olarak nasıl bir şey olduğunu anlayamayız. Onun nasıl bir şey olabileceğini anlarız. Eğer graviton denilen parçacık varsa bu parçacık ışık hızına yakın bir hızda hareket eden bir parçacık olmak zorundadır. Yani yüksüz olmak zorundadır. Çünkü evrende yüklü olursa diğer parçacıklarla etkileşime girer ve kendisini gösterir. Graviton parçacığı çok düşük enerji ve yoğunluğa sahip olmak zorundadır. Eğer enerjisi biraz yüksek olursa fark edilir. Bu yüzden enerjisi çok düşüktür. Yani bir parçacık ne kadar enerji yükü düşük ve yüksüzse o kadar hızlı gidebilme potansiyeli taşımaktadır.

Evrenin Sırrı “Graviton Atom Altı Parçacığı”, hangisi en iyi?

2018 yılında kütle çekim dalgalarını bilim insanları resmen keşfettiler. Burada kütle çekim dalgalarından kaynaklanan atom altı parçacıkların olduğunu kanıtladılar. Fakat bu atom altı parçacıkların henüz ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yani bu atom altı parçacıklarını keşfettik ama keşfettiğimiz bu parçacıkların ne olduğunu tam olarak öğrenemedik. O yüzden bu konuyla ilgili fizikçiler kendi bakış açılarıyla ilgili açıklamalar yapmaktadır. Bazı fizikçilere göre Graviton’un tanımı sicim kuralına çok benzer. Sicim kuralına göre atom altı parçacıkları minik yapılar değildir. Bunların aslında başlangıcı ve sonu olabilir. Bunu başlangıcı ve sonucu olan bir iplik gibi düşünebilirsiniz. Bu ipliğin içerisinde bulunan elektronu bir tek yönden ayıran durum ise o ipliğin boyu ve titreşimidir. Bu ipliklerin titreşimi onların hangi parçacık olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda ipliğin titreşimini sağlayan şey ise elektrondur. Sicim kuramcılarına göre iş burada çözülmektedir. Bir ipliğin titreşimi elektron sağlıyorsa, bir yuvarlak halka şeklinde olan ipliğinde enerjisini de graviton sağlıyordur. Yuvarlak cisimlerin bir başlangıç ve bitiş noktası yoktur. Bu yapısı sayesinde cisimler (sicimler) hiçbir şey ile etkileşime girmeyen yapısı da graviton’u çok özel bir parçacık yapmaktadır.

 

 Graviton Atom Altı Parçacığı Ne İşe Yarayacak?

Aslında olaya birde şu açıdan bakalım sizlere Karadeliklerin Hikayasi adlı bir makale hazırlamıştık. Hani orada iki karadelik birbirlerinin çekim etkisinden faydalanıp (yani birbirlerini kendilerine çekerek) daha büyük bir karadelik oluşturuyorlardı. İşte bu karadeliklerin çekim etkisinin içerisinde de graviton atom altı parçacıkları bulunmaktadır. Böyle bir durumda siyah maddenin içerisindeki kütle çekim etkisinden dolayı insanlar ona göre araçlar tasarlayarak galaksiler arası geçiş yapabilecekler. Sizlere bu yüzden bu makaleyi uzunca kapsamlı şekilde anlattık. Bilim insanlarının amacı aslında graviton atom altı parçacığının ışık hızına çıkmasından faydalanarak buna göre araçlar tasarlayıp evrenin başka noktalarına hızlıca gidebilmeyi amaçlamaktadırlar. Burada ne kadar başarılı olurlar bilemeyiz. Ancak Graviton maddesi ile alakalı ileride daha iyi bilgiler öğreneceğimiz aşikâr. Bugün Graviton atom altı parçacığının temel özelliklerini biliyoruz gelecekte ise bu parçacıklardan nasıl yararlanabileceğimizi göreceğiz.

 

Graviton Nasıl Çalışır?

Graviton bir atom altı parçacığı olduğu için doğal olarak enerjinin çok fazla olduğu alanlarda olmayı seviyor. Dünya parçacıkların çok bol miktarda olduğu bir yerdir. Doğal olarak böyle bir yerde yani dünyanın içerisinde de bol miktarda graviton vardır. Gravitonlar bir arada olan parçacıklar olduğu için farklı kaynaklardan (güneş, ay, Samanyolu) sürekli birleşmek istemektedirler. İşte kütle çekimi denilen bu kısım aslında bu şekilde olmaktadır. Anlayabilmeniz için bir daha tekrar edecek olursak; Aslında kütle çekimi denilen olay gravitonların bir arada olması olayıdır. Yani kısaca şu: gravitonlar bir araya gelerek kütle çekimini oluşturmaktadırlar.

 

Gravitonların Özellikleri

-Işık hızına sahiptirler

– Kütlesiz parçacıklardır

-Atom altı parçacıklarıdır

-Kütle çekim kuvvetinin bir taşıyıcısı olarak zaman ve uzay boyutları ile sınırlandırılmamışlardır

 

Kaynak:

http://curious.astro.cornell.edu/about-us/137-physics/general-physics/particles-and-quantum-physics/813-what-is-a-graviton-intermediate

https://www.pbs.org/wgbh/nova/article/what-are-gravitons/

https://www.scientificamerican.com/article/is-gravity-quantum/

https://home.cern/science/physics/standard-model

kaynak: https://www.hangisieniyi.com

Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi