Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. TARİH

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/20. bölüm

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/20. bölüm
Sakura

Mustafa Kemal Atatürk - Vesika 181-190

Vesika 181

Şifre

Sivas, 1.11.35

Dersaadet Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Miralay Şevket Beyefendi’ye

C: 20.10.35 tarih 108/812 numaraya.

1– Meb’ûsanın Dersaadet’te ictimâı tamamen tehlikeli ve mahzurludur. Çünkü mukadderât-ı millet ve memleket hakkında söz söyleyecek meb’ûsların emniyet-i mutlaka olan bir mahalde ictimâları şarttır. Halbuki ahalisine alelâde bir miting yapmaya bile müsaade olunmayan, camilerinde tazallüm-i hale mecbur olan bir şehirde bâ-husûs İngilizlerin her türlü tesiri altında olan İstanbul’da hür bir Meclis-i Meb’ûsan in’ikadı adîmü’l-imkân görülmektedir. Avrupalılar milletimizi meşrûtiyeti müdrik ve reşît bir millet olarak tanımış olsalardı o zaman Meclis-i Millî’ye karşı bir tecavüz ve taarruz belki me’mul bulunmazdı. Halbuki İtilâf Devletleri milletimizi insan yerine saymamakta, mütarekeden beri envâ-i hak-şikenlikleriyle, Türk’e karşı verilen ahd ve sözün tutulmamasını bir namussuzluk addetmediklerini fiilen isbât eylemektedirler. Vâkıâ hariçte ictimâın birtakım propagandalara yol açacağı bedîhîdir. Fakat bunu yapacaklar başta Venizelos olmak üzere heyet-i meb’ûsanın emin bir mahalde ittihâz-ı mukarrerâtından endişe-nâk olan İtilâfçılar olacaktır. Buna mukabil hariçte ictimâ ile millet, makarr-ı hilâfet ve taht-ı saltanatı taht-ı tehlikede addeylediğini ve oradaki işgal-i vâkii asla kabul eylemediğini ve tanımadığını bütün efkâr-ı umumiye-i cihana ve âlem-i İslâm’a fiilen göstermiş ve protesto eylemiş olacaktır. Bu bâbda vâki olan mürâcaat üzerine Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine müdellelen ve mufassalan vâki olan cevâbî iş’âratımız hutût-ı mühimmesinin hulâsası ber-vech-i âtidir:

  1. a) Düşman donanma topları tesirinde, kuvâ-yı işgaliyesi ayakları altında, polis ve jandarmasının müşterek müdahale ve tahakkümü içinde, matbûatı düşmanların kontrolü altında, kabine erkânına varıncaya kadar giren çıkanlar düşman murakabe ve teftiş ve mümânaatı karşısında bulunan pâyitaht-ı saltanat-ı seniye tam manasıyla bugün mahsûrdur. Hâkimiyet-i Osmaniye burada manen ve fiilen gayr-i câridir. Buna Rum, Ermenilerin vaziyet-i isyaniyelerini ilâve edersek İstanbul’da Millet Meclisi’nin emin olamayacağını, iş göremiyeceğini anlamakta tereddüt edilmez.
  2. b) Birkaç kişinin şahıslarına vâki olacak ecnebi taarruzu, aynı ruh ve kanaatte bulunan diğer meb’ûsana da vâki olabileceği muhakkaktır. Hatta tekmil meclisin aynı akıbete uğramayacağına dair bizi temîn edecek elimizde hiçbir şey yoktur. Hüsn-i zan, tehlikenin bertaraf edilmesine kâfi gelmez.
  3. c) Bazı nâzırların gidip gelmesi veya komiser bırakması mümkündür. Esasen mukadderâtı meşkûk olan İstanbul, mukadderâtı ma’lûm ve emin bir mahalden kurtarılabilir. Venizelos ’un Selânik’te kuvâ-yı icraiyeyi bile teşkil eylemesi Atina’yı tahlîs etmiş ve hiçbir vakit pâyitahtın nakli manasını tazammun eylememiştir.
  4. d) Zât-ı pâdişâhînin makam-ı hilâfetleri İstanbul olmak itibarıyla sırf milleti temsil eden heyetin taşrada toplanmış bulunması iftirâk manasını tazammun edemez. Zât-ı hümâyûn küşâd için arzu ederlerse bir vekil de tayin buyurabilirler.
  5. e) Fırak-ı sâire-i siyasiyemizden bir kısmının harici istememeleri Kuvâ-yı Milliye tesirinde kalmak endişesinden ibarettir. Halbuki asıl milletin mümessilleri olarak kısm-ı azîm-i meb’ûsan da ecnebi tesirinde kalmamak için taşrayı istemektedirler. Ekseriyet-i kahire nerede ise nisâb oradadır. Fazla zan ve tereddüde düşecek bu kabîl meb’ûsların menâfi-i mülk ve millet namına istifa eylemeleri de me’mul ve muntazardır.

2– Meclis-i Meb’ûsân var iken ayrıca bir kuvve-i milliyenin hâl-i faaliyette olması menâfi-i memlekete muzır olur. Meclis’in Dersaadet’te ictimâ ettiği faraziyesine göre taht-ı tesirde bulunacak meb’ûsların menâfi-i memlekete mugayir bir kararı tasdik eyledikleri halde, taşradaki Kuvâ-yı Milliye bunu tabii tanımayacak ve bu suretle milletin kendi vekillerine karşı isyan etmiş bulunması gibi garip ve mantıksız, bir şekil hâsıl olacaktır. Vatanımızın tahlîsi ancak meşrû’ ve meşrût bir tarzda mümkündür. Bu ise milletin istiklâlini, vatanın tamamisini gaye edinmiş zevâtın bilâ-istisna meb’ûs olması ve sarf-ı mesâi eylemesi ile kabildir. Bugün vatan ve millete yapılacak en son ve büyük iyilik memleketi kurtarmaya azmetmiş eşhâsın emin bir mahalde, meşrû’ bir vaziyette Meclis-i Millî’ye girmelerine sarf-ı mesâi etmektir. Bunu bilhassa Dersaadet’te sizler gibi hamiyetli, münevver rüfekamızdan bekleriz.

3– Teşkilâtınızın tevsi ve tarsîni hususundaki mesâi-i cemileleri şâyân-ı fahr ü şükrandır. Vaziyetin hâsıl eylediği fırsat pek büyüktür. Bundan bi’l-istifade sarsılmaz, yıkılmaz, kuvvetli temiz bir millî teşkilâtın Dersaadet’te kökleşmesi hayatî bir meseledir. Harekât-ı milliyeyi idâre edenler ve bizler gibi sevk-i tâli’ile bunun re’s-i kârında bulunmak mazhariyet-i ilâhiyesine nâil olanlar hakkındaki fikrinize bidayette cümleten iştirak edilmekte idi. Yalnız, vakayiin doğurduğu vaziyet-i ahîre Heyet-i Temsiliye’nin bu kanaatini muhik olarak tamamen değiştirmiştir. Akd-i sulhe kadar İstanbul’a ayak basmamak değil bizim için hatta yukarıda arz eylediğimiz vechile bütün millet vekilleri için nazar-ı dikkate alınacak bir meseledir. Fakat bir ferd-i millet olarak meb’ûs olmak ve mecliste aynı ruh ve kanaatin hâkim olmasına çalışmak hâkimiyet-i milliye ve istiklâl-i vatan için iktitaf-ı semerât olunacak bir zamanda azamî gayret ve fedakârlığı sarf eylemek bugün için Heyetimizce farz-ı ayn telâkki olunmaktadır. Bunda yegâne sâik endişe-i vatan ve istikbâl-i millettir. Çünkü Heyet-i Temsiliye yukarıda arzettiğimiz vechile Meclis-i Millî’nin fevkinde bir kuvvet tanımamakta ve buna vatan için tehlikeli addeylemektedir. Binâenaleyh hal böyle iken yine âcizleri ile Rauf Beyefendi ve Refet Bey’in ve daha kimler varsa bu zevâtın seyirci mevkiinde kalması behemehâl arzu buyuruluyor ve hassaten selâmet-i millet bu noktada görülüyorsa icabı teemmül olunmak üzere esbâb-ı mûcibesiyle iş’ârını hassaten ricâ ederiz.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal

 

Vesika 182

Şifre

Sivas 4.11.35

Dersaadet Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Miralay Şevket Beyefendi’ye

C: 30.10.35 tarih 230 numaralı şifre:

1– Vasıf Beyefendi’ye:

  1. a) Görüşüldüğü iş’âr buyurulan zevâttan Rauf Ahmet ve Ferit Beylerin İstanbul’un ancak İstanbul’dan kurtulacağı fikrinde bulunduklarını zannederiz. Ahmet İzzet Paşa Hazretleri de esasen harekât-ı milliyenin de İstanbul’da katliâma sebep olabileceği zannında idi. Sözlerinin mesmû olması evvel emirde bu i’tikad tebeddül edip etmediğini bilmekle kaimdir. Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine gelince, müşarünileyhin de mütereddid olduğu mechûlünüz değildir. Abuk Paşa da aynı evsâf ve hâlet-i ruhiyededir. Göz Tâbibi Esat Paşa hakkında ise kat’î bir fikrim yoktur. Yalnız kendisini yakından tanıyan bir kısım rüfekamız bu zâtı son derece mahdûdü’l-fikr, pek fazla haris-i şan ve şöhret gösteriyorlar. Velhâsıl azim ve fikirlerinde istikrar ve isabet mevcut olmayan ve İstanbul’da düşman tazyiki altında düşünen ricâl ve zevât-ı müşâr ve mûmâileyhümün nasâyihi şâyân-ı tetkiktir. Tekraren arz edelim ki, Meclis-i Meb’ûsan’ın her nokta-i nazardan şâyân-ı emniyet bir mahalde toplanması, şart-ı evvel ve esasîdir. İstanbul’da emniyet olmadığını ve olamayacağını gerek Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine ve gerekse Ahmet İzzet Paşa Hazretlerine mufassalan ve hatta Şevket Bey biraderimize de telhisen izah ettik zannederiz. Vâkıâ birçok mehâzîr gayr-i kabil-i inkârdır. Fakat zaruret-i kat’iye karşısında bunların ne dereceye kadar nazar-ı dikkat ve hesaba alınması lâzım geleceğini efkâr-ı selîme ve muhakeme-i mantıkıyenize havale ederiz. Asıl şâyân-ı istiğrâb nokta malûmü’l-esâmi üç kişiyi temînde izhâr-ı acz eden hükümetin diğer meb’ûsları nasıl vikaye edebileceği meselesidir. Bizde yavaş yavaş hâsıl olmağa başlayan fikir ve kanaat maalesef ecnebiler değil belki onlardan ziyade hükümet ricâl-i hâzırası ile, zevât-ı sâireden bazılarının mârrü’l-arz üç kişiyi mahzurlu addeylemekte olmalarıdır. Hakkımızda sâlifen gayr-i kanunî, gayr-i meşrû’ ittihâz kılınmış mukarrerât ve evâmirin elân tashihi cihetine gidilmemiş olması da bu fikir ve kanaatimizi takviye eylemektedir. Maahaza meclisin mahall-i ictimâı hakkındaki mütâlaat Heyet-i Temsiliye’nin efkârı olup bu bâbda heyet-i merkeziye vasıtasıyla efkâr-ı umumiye-i millet istimzâc edilmekte bulunduğundan muhassala-i efkâra ve bundan tevellüd edecek karara göre hareket tabiidir. Siz de pek iyi biliyorsunuz ki bütün gayret ve mesâimiz hükûmet-i hâzırayı, mevkiinde tutmak, onu haricen ve dahilen kuvvetli kılmaktır. Aksi hatırımızdan geçmedi.
  2. b) Temsil-i nisbinin kabulü zarureti karşısında meclisin dağıtılmasını şimdiden düşünen bir muhîtte ve avâmil taht-ı tesirinde Meclis-i Meb’ûsan’ın ictimâda beyan-ı mazeret edeceği de tabii görülmek iktiza eder zannındayız. Temsil-i nisbiyi bizim esâsâtımızın dördüncü maddesi kabul etmediğinden bizim prensiplerimizi müdafaa edecek meb’ûsların evleviyetle dağıtılacağı meydandadır.
  3. c) Hükümetin hüsn-i niyetinden şüphe etmek istemeyiz. Ve dileriz ki icrââtı ile bizim bu arzumuzu tarsîn ve takviye eylesin. Fakat müstağni bulunduğu kaydından bir şey anlayamadık. Gaye müttehiden ve müttefikan bu vatana hakikî hizmet etmek midir, yoksa müşkil zamanlarda bizi yalnız bırakmak mıdır? Bunun şimdiden tavazzuh eylemesi lâzımdır. Muhâliflerin mevki-i iktidara geçmesinden korkmak faide vermez. Binâenaleyh bundan dolayı tebdil-i meslek ve meşrep edilemez.

2– İntihâbat hakkında tuttuğumuz meslek-i bî-tarafî birlikte çalıştığınız için sizce malûmdur. Arz-ı hürmet ederiz.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal

 

Vesika 183

Şifre mahlûlü
Müstacel 193/31

Harbiye, 6.11.35

Sivas’ta K. O. 3 K.

Heyet-i Temsiliye’ye: Meclis-i Millî’nin hariçte ictimâı mehâzîrini arz etmiştim. Tabii o mehâzîr meyânında imkân-ı ictimâ da nazar-ı dikkatinize arz edilmişti. Malûm-ı âlileri olan mehâzîr-i siyasiye var. Saniyen mehâzîr-i idariye var. Salisen de imkân-ı ictimâ yoktur. Çünkü meb’ûsların büyük bir kısmı bu fikre tarafdâr olsa da ehemmiyetli bir kısmı da muhâlif olacak ve kanuna ve mehâzîr-i siyasiye ve idariyeye istinâden İstanbul’da ictimâi musırran isteyecektir.

Hükümet ve â’yân da umumen bilâ-istisna bu fikirdedir. O halde hariçte kim ve ne şekilde ictimâ edebilir. Malûm-ı âlileridir ki meclisin serbestîsini temîn endişesi de benim en çok yüreğimi sızlatıyor. Fakat zaruret hisse hâkim oluyor. Pek istirham ederim, bu bâbda muvâfık cevâbınızı kabineye acilen iş’âr buyurunuz. Japon Rıza Bey ile pek yakında iyi haberler ile size mülâki olacağım. Rauf Bey isterse Haşim Bey’i de alayım. Sulh ve Selâmet’i tamamen kazandık demektir. Millî Türk keza bizim. Millî Ahrar’ı yıkıyoruz. Millî Kongre yola gelecek. Cümleye derin hürmet. Vasıf

6.11.35 tarih ve 73 numaralıdır.

Harbiye Nâzırı
Cemal

 

Vesika 184

Pangaltı, 19.11.35

Sivas’ta K. O. 3 Kumandanlığı’na

Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:

Meb’ûsanın İstanbul’da ictimâında meb’ûsların dermeyan edeceği efkâr dolayısıyla hiçbir tehlike mutasavver değildir. Meb’ûsandan en müfritini sulh meselesi mevzu-i bahis oldukta hükümeti Ermenistan teşkilinden, Arabistan’a istiklâl vermekten, Irak’tan feragat etmekten, Anadolu’da menâtık-ı nüfûz tefrîkinden tahzîr edecek diyelim, İngiltere, Fransa, İtalya’yı gücendirmek lâzım gelen bu mütâlaat İstanbul gazetelerinin dahi hükümetin salâhiyettar, me’sul ağızları tarafından yüzlerce defa söylenmiş ve söylenmekte bulunmuştur. Bilâ-muhhaberât tasavvurât vadisinde kaldığıma düşmanlarımızın kimseyi düşünmediklerini söylemekten men’ etmeyecekleri münakaşaya bile değmez. Fakat yine bi’l-farz Arabistan’ın mutlaka bizden ayrılması konferansça takarrür ederse hükümetimize vâki olacak böyle bir teklifi hükümet ya kabul veya muhalefetin kuvve-i teyidiyesini hazırlayarak reddedecektir. Pâdişâh, Avrupa muhalefet tarafını iltizâm etmeyip uyuşmak cihetini ihtiyâr eder ve meclis buna karşı giderse meclis ister burada ister Anadolu’da olsun Pâdişâh ânı fesheyler, fikrine muvâfık bir kabineyi re’s-i kâra getirir ve Kuvâ-yı Milliye ile hem-fikir olan meclis pâdişâha karşı ilân-ı husûmet eylerse Anadolu kimin arkasından gider. Sulhu iltizâm eyliyen halife ile mi (myysyvrasdsbalynhavrnh) olsun hâlen kendisini fedakârlığa mecbur tutan Kuvâ-yı Milliye’ye mi tâbi olsun. Bunu iyice tartıp âna göre hareket zarurî olacağına ve takdirde çıkacağı muhik bulunduğuna nazaran meclisi Anadolu’da toplamak fikrinden feragat bir fariza-i vataniyedir fikrindeyiz. Arz-ı hürmet eyleriz. Kara Vasıf

Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı
Miralay
Şevket

 

Vesika 185

Şifre
Zata mahsustur
Gayet müstaceldir

Sivas, 29.10.35

Erzurum’da On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine
Ankara’da Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretlerine
Diyarbekir’de On Üçüncü Kolordu Kumandanı Cevdet Beyefendi’ye
Konya’da On İkinci Kolordu Kumandanı Fahri Beyefendi’ye

Meclis-i Meb’ûsan’ın mahall-i ictimâı, ba’de’l-ictimâ Heyet-i Temsiliye ve teşkilât-ı miliyenin alacağı şekil ve tarz-ı faaliyeti, Paris Sulh Konferansı’nın hakkımızda müsbet veya menfî bir karar vermesi haline karşı tarz-ı hareket gibi mühim mukarrerât hakkında 15, 13, 12, 20 ve 3 üncü Kolordu Kumandanlarıyla müdâvele-i efkâr edilmesi İzmit’te görüşülmüştür. Sizce bir mahzur görülmediği takdirde mıntaka-i âlilerini teftiş bahanesiyle merkezden ayrılarak Teşrinisani’nin yedisi ile onuncu günü arasında Sivas’ta bulunmak üzere hareketinizin iş’ârını ricâ ederiz. (Yalnız Cevdet Bey’e; vaziyet-i ahîreden dolayı Diyarbekir’den ayrılmak imkânı mevcut olmadığı takdirde Erkân-ı Harbiye Reisinizin gönderilmesi rey-i âlilerine menûttur). Telgrafın vâsıl olduğunun iş’ârı müsterhamdır.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal

 

Vesika 186

Şifre

Sivas, 8.11.35

  1. O. 15 Kumandanı Kâzım Paşa Hazretlerine

Fuat Paşa geldi. Gözlerinizden öper. Hasretle hareketiniz haberine muntazırız. Yeni ve pek mühim bir vaziyet karşısındayız. Cümleten takdim-i hürmet ederiz.

Mustafa Kemal

 

Şifre

Sivas, 8.11.35

Edirne’de Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Beyefendi’ye
Balıkesir’de Kumandan Yusuf İzzet Paşa Hazretlerine
Bandırma’da Fırka Kumandanı Kâzım Beyefendi’ye
Bursa’da Fırka Kumandanı Bekir Sami Beyefendi’ye
Diyarbekir’de K. O. 13 Kumandanı Cevdet Beyefendi’ye
Halit Beyefendi’ye

Berâ-yı müzakere Ali Fuat Paşa Sivas’a geldi. Kâzım Karabekir Paşa geliyor. Zât-ı âlilerini bu’diyet-i mesafeden ve mıntakanızın ehemmiyetinden nâşi davete cesaret edemedik, görüşeceğimiz hususâtı birer, birer zât-ı âlinize de arz ederek kıymettar mütâlaanızı istifsâr edeceğiz. Cümleten arz-ı hürmet ederiz. Kardeşim.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal

 

Vesika 187

Kara Hasan Oğlumuza

Selâm eder gözlerinden öperim. Millet ve devlet için en mühim vazife inzibat olduğu cümlece malûmdur.

Zira nerede asayiş berkemâl olursa adâlet-i İslâmiye oradadır. Senin ile Savaştepe’yi çevirdiğimiz zaman Cuma namazı kılmayan Çerkeslerden birçoklarını gördük, ne hal ile gezdiğimi bil. İşte Koca Süleyman mahsulü bugün kıyâm eden Müslümanlar fırka-i Muhammediye’den başka fırkaların umumuna lânet ederek sevgili pâdişâhımızın hilâfeti başına toplanarak İttihatçı ve Farmason mel’ûnların on seneden beri bu muazzam hükümet-i İslâmiye’yi çetecilik ve haydutlukla ne hallere getirdiklerini en âdil akıl sahibi anlar. Ve bunlara lânet eder. Cümlenizi eşkıya diyerek ne şiddetli hallere koydular. Hakkınızda istimâl ettikleri kuvveti unutma.

Şühedâ evlâdları, kadınları ot, toprak yedikleri vakit, açlıkla şehit ettikleri vakit ânların hanesinde hükümet memurları ve şube hainleri helvalar, kuzu ziyafetleri ve ahali üç yüz kuruşa bir arşın basma aldıkları vakit kendilerinin evinde Musevî Nesim ve sairenin rüşvet olarak aldıkları kumaşlar denklerini haneleri için idi oğlum. Bunları Cenâb-ı Hakk’a hesap verecek olan beş vakit namazı kılanları muhakemesiyle hüküm vermek isterim bunun için o koca ... rahmana secde etmeyen Suphi ve Kara İbrahim ve Con Mehmetlerin ve sâirenin fikr-i fasidelerine kapılmayarak bu katil, hain güruhundan hükümette ve sâir mahalde bulduklarına aman verme, malları size helâldir. Müftüye mürâcaat et, doğru fetvasını al. Bunlardan daha eşedd Müslümanlar için bir ferd yâr olmamıştır. ricâ ederim Müslümanların kıblegâhı olan Kâ’be-i muazzamadan ve huzur-ı hazret-i risâletpenâh efendimiz hazretlerinden, mukaddesât-ı diniyemizden bizi mahrum eden Çanakkale Boğazı’nda milletin İslâm evlâdlarını denize dökeni ve Kafkas dağlarında, Arabistan çöllerinde, Acemistan’da ve Yanya ve Romanya dağlarında helâk eden ve bugün İstanbul’da yüz bin İslâm kadınlarını ve kızlarını vesika verip fahişe eden bu conlar Farmason değildir de kimdir. Allah ve resulûllah aşkına Müslüman ve din-i Muhammedî kardeşlerimiz fırka-i naciye-i Muhammedî’den başka bir fırka bizim için kat’iyen câiz olamaz. Bu mel’ûnlardan bu belde-i İslâm halifemizin başına toplanarak bunları defedelim. Âdil olan şeriatımızın ahkâmına göre kavl ve hükümet sahibi olalım. İşte bunlar olmak için senin beş vakit namaz kılan silâhşor büyük Türklerin ve Müslümanların gayretlerine mütevakkıftır. Bu hainlerin kırk günden beri benim ve arkadaşların Müslümanların mahvına tam iki kolordunun topları ve mitralyözleri kırk dört saat şiddetli muharebe ettikleri iki şehit ve iki mecruhtur. Ziyade yapmayarak Cenâb-ı Hak lutf u keremini ruhaniyet-i hazret-i risâletpenâhî ve bayrağın duasıyla kendileri münhedim ve yedi yüzü mütecâviz asker de ellerinden alınıp memleketlerine gönderilmiştir. Oralarda da bu mel’ûnların cebren topladıkları masum askercikleri toplayarak memleketlerine gönderiniz. Hükümette bu mel’ûnlardan bırakmayın. Hele jandarma zâbitlerinden kuyruğu kesik namzetler denilen kazları hemen gebertiniz; bu yoldaki Müslümanların ittifak ettiklerine dair hilâfete telgraf yazdır. Gayretli Müslüman mahsulü Cenâb-ı Hak muînimiz olsun. Amin bihürmeti seyyidü’l-mürselîn.

30 Teşrinisani 335

 

Bunun aksini zinhar işleme oğlum sonra milletin huzurunda hesap vereceksin.

İzmit Mutasarrıf-ı Sâbıkı ve Muhammedî
Fırkası Kumandanı
Ahmet Anzavur

 

Diğer mektup

Orada bazı İttihatçı Çerkesler vardır. Zinhar bunların size söyleyeceği ifade-i kâzibelerine kat’iyen sem’-i itibar etme; diğer size yazdığım uzun mektuptaki hakikati anlatıp biri birinizden ayrılmayacağınıza ve bu din ü devlete ve pâdişâhımızın uğrunda feda-yı can edeceğimize birleşerek bunlara sen riyâset et veyahut ulemâdan birini reis yap. Her halde oradaki halkın huzur ve rahatına son derecede dikkat ediniz oğlum. icrâât ve muvaffakiyetinize dair telgraflarınızı Kirmasti ve Karacabey ve Bursa cihetlerinde intizâr ederim.

Ahmet Anzavur

 

Vesika 188

hafî, mühim

MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ TEŞKİLÂT NİZAMNAMESİNE LÂHIKTIR (1)

 

Yalnız alâkadarana mahsus ve mahremdir

1– İstiklâllerini muhafaza uğrunda teşekkül ve taazzuv etmiş olan millî kuvvetler her türlü müdahale ve tecavüzden masûndur. Devlet ve milletin mukadderâtında irâde-i milliye âmil ve hâkimdir. Ordu makam-ı muallâ-yı hilâfetin masûniyetini dahi kâfil olan işbu irâde-i milliyenin tâbi ve hâdimidir.

2– Ordu bir tecavüz vukuunda plânına tevfîkan harekâtını idâre edeceğinden ayrıca ber-vech-i âti teşkilât yapılır.

3– Teşkilât-ı milliyemizle ordu arasındaki irtibatı Heyet-i Temsiliye muhafaza eder. Ancak bir tehlike anında her merkez mücâvirinde bulunan kıta kumandanlarıyla dahi irtibatta bulunur.


Millî müfrezeler

4– Millî müfrezeler Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Heyet-i İdare ve Heyet-i Merkeziyeleri tarafından teşkil olunur. Bu hususta icap eden muâveneti ahz-ı asker rüesâsı ve mıntaka kumandanları ifa ederler. Bu teşkilâtta âtideki hususât nazar-ı dikkate alınır:

  1. a) Anâsır-ı gayr-i Müslime’nin kesreti;
  2. b) Harekât-ı ihtilâliyede mahsûs kuvvetleri;
  3. c) Sırf soygunculuk ve intikamcılık ve sâire gibi esbâb ile ika-ı cinâyât ve icra-yı şekavet eyleyen Müslim ve gayr-i Müslim çetelerin azlığı ve çokluğu.

5– Millî müfrezeler sâbit ve seyyar olmak üzere iki türlüdür. Umumiyetle mücadele ve emniyet ve asayişi temîn ve idâme icabında ordunun harekâtını teshîl maksadıyla seyyar müfrezeler teşkil olunur. Bundan başka eşkıyanın taaruzundan ve anâsır-ı gayr-i Müslime’nin ihtilâl ve tecavüzatından kasaba ve köyleri muhafaza ve müdafaa için mahalle, köy ve mıntakalarda sâbit müfrezeler vücuda getirilir.

6– Seyyar müfrezeler silâh altında ifa-yı vazife eden efrâddan mâadâ bütün milletin eli silâh tutan gençlerinden teşkil olunur. Bir tehlike anında vukubulacak davet üzerine orduyu seferber edecek olanlar orduya iltihak eder. Mütebaki kuvvet mahalli tehlikelere karşı olup bunlara lüzumunda makineli tüfek ve top dahi ilhak olunur. Efrâdın muharebe görmüş olması müreccahtır. Âmir zapt ü rapta kadir ve meharetli ve müfrezeler şekavetkâr bir kuvvet olmayıp selâmet-i mülk ü millete vakf-ı hizmet ve hayat etmiş kanaatkâr, hamiyetperver zevâttan mürekkeb olmalıdır. Müfrezelerin teşkili ve emr-i kumanda ve idâresi tıpkı askerî manga, takım ve bölük gibidir. Mükâfat, mücâzâtı dahi tıpkı askerlikteki gibi olur.

7– Müfrezeler yalnız kendi mıntakalarında değil lede’l-îcâb mücâvir mıntaka müfrezeleriyle tevhîd-i mesâi için diğer mıntakalara da geçerler. Bu vazaif mahallî heyet-i idâre ve merkeziyelerin emriyle olur. Ancak ahvâl-i mühimmede müfrezeler kendiliklerinden muâvenete koşmakla mükelleftirler. Yalnız bu halde mensup oldukları heyet-i idâre ve merkezleri, haberdâr ederler. Mühim görülen mevâkie icabında bir kıta-i askeriye dahi kuvvetü’z-zahr olarak gönderilir.

8– Vilâyet heyet-i merkeziyeleriyle Heyet-i Temsiliye, lüzum gördüğü mıntakaların müfrezelerini muhatarada bulunan herhangi bir mücâvir mıntakaya sevk ve cem’ ile ifa-yı vazifeye davet edebilir. Bu halde mıntakalar kendilerine mensup müfrezelerin noksanlarını ikmâl ve sevk etmekle mükelleftir.

9– Sâbit müfrezeler, seyyar müfrezeleri teşkil edenlerden mâadâsından teşekkül eder ve bunlar tarafından lüzum görülen köylerde, nahiyelerde; kasabalarda kasaba ve şehirlerin her mahallesinde müdafaa tertibâtı yapılarak Hıristiyanların katliâm yapmak ve asayişi ihlâl gibi mel’ûnca maksatlarına ve eşkıya çetelerinin taarruz ve cinayetlerine karşı tedâbîr alınır.

10– Sâbit ve seyyar millî müfrezelere muktezî esliha-i mütenevvianın temîn-i tedâriki mühimdir. Eşkıyadan alınan silâhlar, zenginler tarafından para, tedâriki mümkün olan tüfek, rovelver, bombateslîhata medâr olabilir. Bu hususta ordunun dahi muâveneti talep olunur. Hayatlarını ve iaşelerini temîn dahi aynı tarzda olur.

11– Her nevi fazla esliha, mühimmât ve malzeme münasip mahallere depo edilir. Ecânib eline, düşman yedine geçmesi melhuz depolar muhataralı mıntıkalarda hafiyen nakil veya mecburiyet anında, yağma halinde kaldırılıp emin mahallere depo edilir veyahut muhataralı mıntakalarda ahaliye tevzi edilir.

12– Esliha daima milletin malı ve zıyâı hazine-i milletin zararı demek olduğundan esliha tevziatı kıtaat-ı askeriyedeki usûle tevfîkan icrâ olunacağı gibi seyyar ve sâbit müfrezeler tevziatta kefaletle ve muntazam numara tahtında kuyûd ile müfreze âmirlerinin mes’ûliyeti tahtında icrâ olunur.

13– Millî müfrezeleri teşkil edecek her ferd Kur’ân-ı azîmü’ş-şân üzerine el basarak tahlîf olunur.

14– Müfrezelerin sıhhiye umûru için evvelce askerlikte ders görmüş olanlardan istifade olunmalıdır. İcap eden ilaç ve sargı takımları ordudan talep olunur.

15– İşbu lâhika bir talimatname mahiyetinde olup mahallin icap ve şerâitine tevfîkan tatbik olunur.

 

Vesika 189

Şifre
Seryaver Salih Bey tarafından küşâd olunacaktır

Sivas, 5.11.35

Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine

Âtideki hususât, mahzâ zât-ı devletleri kabinede Heyet-i Temsiliyemiz murahhası bulunmaları itibarıyla arz ve istifsâr kılınır. Ahmet Fevzi Paşa riyâsetinde Mahkeme-i Temyiz azasından Cafer İlhami ve Fetva Emini Hasan Efendilerden mürekkeb bir heyetin Ankara, Sivas, Erzurum vilâyetlerine i’zâm edilmiş olduklarına dair Heyet-i Temsiliye, taraf-ı devletlerinden haberdâr edilmemiştir. Bu heyetin maksad-ı i’zâmı ve bilhassa Fetva Emini ile Kâmil Paşa Kabinesi zamanında polis müdürü olan zevâtın böyle bir heyetteki hikmet-i vücûdları anlaşılamamıştır. Daha bu gibi heyetler i’zâm olunmuş veya olunacak mıdır? tenvîr buyurulmaklığımızı istirham ederiz.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal

 

Vesika 190

Gayet aceledir
Adet
8084

Bâbıâli, 8.11.35

Sivas’ta Üçüncü Kolordu Kumandanlığı’na

Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:

“Dahiliye Nâzırı’nın şüphe celp edebilecek tarzdaki muamelelerine nazar-ı dikkatinizi celbe lüzum görürüz” fıkrasından maksat ne olduğu anlaşılamadı. Burasının acilen, muvazzahan iş’ârı.

Harbiye Nâzırı
Cemal

Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi