Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. TARİH

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/8. bölüm/Gediz taarruzu

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/8. bölüm/Gediz taarruzu
Sakura

Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/8. bölüm/Gediz taarruzu

Garp Cephesi Kumandanı iki piyade fırkası ve Ethem Bey Kuvâ-yı Seyyaresi’ni Gediz’deki Yunan fırkasına tevcîh edebilecekti. Bu hareketten parlak bir netice almayı kuvvetle me’mûl ediyordu.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyâseti, Garp Cephesi Kuman-danlığı’nın bu teklifini kabul etmedi. Çünkü düşman ordusu bizim ordumuzdan heyet-i umumiyesiyle kuvvetli idi. Biz, henüz, ordumuzu teşkil ve tensîk etmiş bir halde bulunmuyorduk. Cephanemiz miktarı da şâyân-ı teenni idi. Düşman aleyhine, Gediz’de, bütün cephe kuvvetlerimize mürâcaat ederek nisbeten fâik bir kuvvet cem’ etmek ve serî bir muvaffakiyet ihrâz eylemek belki mümkün olabilirdi. Fakat kuvvetimiz ve hazırlığımız, böyle bir muvaffakiyeti, umumî ve neticeli bir muvaffakiyete îsâle müsait değildi. O halde, bütün işe yarayan kuvvetlerimizi, mevziî ve muvakkat bir muvaffakiyet istihsalinde kullanmış ve yıpratmış olacaktık. Bu takdirde düşman, umum kuvvetleri ile mukabil taarruza geçerse, her tarafta mağlûbiyet muhakkak olurdu. Binâenaleyh cephenin ve hükümetin şimdilik asıl vazifesini, ordu teşkilâtını tevsi ve tezyîd ederek cepheyi takviyeye inhisar ettirmek lâzım geliyordu. Memleketin hayat ve memât meselesini teşkil eden Garp Cephesi’nde, hususî ve mahdûd mülâhazalara kapılmak câiz görülmüyordu.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi, bu Gediz taarruzunun adem-i icrasında ısrar etti. Garp Cephesi Kumandanlığı’yla, muhabere ile anlaşamadı. Bizzat Ankara’dan, Eskişehir’de Garp Cephesi Karargâhı’na gitti. Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Paşa ile Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa’nın bu mülâkatları neticesinde Ali Fuat Paşa, vaziyeti mahallinde bir daha tetkikten sonra karar vermek üzere, hareketi tehir eylemişti.

Fakat birkaç gün sonra, Cephe Kumandanlığı’nın vuku bulan iş’ârından, taarruza karar verildiği anlaşılmıştır.

Efendiler; o günlerde, bu taarruz lehinde her tarafta ve Meclis’te, müthiş bir propaganda cereyân ediyordu.

“Düşman Gediz’de münferittir. Biz, onu orada mahvederiz. Parlak bir vaziyet hâsıl olur. Zaten Yunan ordusu kaçmaya müheyyâdır.” sözleriyle, Gediz taarruzu lüzumu, adeta umumî bir kanaat haline getirilmek isteniyordu.

Nihayet Garp Cephesi Kumandanı Altmış Bir ve On Birinci Fırkalar ve Kuvve-i Seyyare ile 24 Teşrinievvel 336’da Gediz’deki düşmana taarruz etti.

Efendiler, dalgalı ve inzibatsız ve emr ü kumandasız bazı harekâttan sonra, malûmunuz olduğu vechile, Gediz’de mağlûp olduk.

Yunan ordusu bu harekete cevap olmak üzere, 25 Teşrinievvel 336 günü Bursa cephesinden taarruza geçti. Yenişehir’i, İnegöl’ü işgal etti. Uşak’tan Dumlupınar sırtları ilerisinde bulunan kıtaatımıza taarruz etti. Kıtaatımız, Dumlupınar sırtlarına kadar çekildi.

Bu suretle Efendiler, cephenin her tarafında, yeniden umumî bir mağlûbiyete dûçâr olduk.

Garp Cephesi Kumandanı’nın, taarruza başladığından dört gün sonra Heyet-i Vekile’de şu telgrafı okundu:

Çavdarhisar, 27/28.10.336
Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyâseti’ne

1– Kıtaatın muharebe zayiatını sür’atle telâfi ihtiyacındayız. Gediz muharebesi, üç yüz muharip mevcudun bir taburun vezâif-i harbiyesine kâfi gelmediğini gösterdiğinden, tabur mevcutlarını dörder yüz muharibe iblâğ mecburiyetindeyiz. Muharebat-ı malûme dolayısıyla tekmil depo kıtaatı dahi cepheye sürüldüğünden muallem, müsellah ve mücehhez bin ikmâl efrâdının serian, bilhassa Ankara’daki kıtaattan, bu muvâfık değilse en yakın bir mahalden, sür’at-i itasını.

2– Harekât ve muharebat, giydirilebilen efrâdın dahi elbiselerini ayakkabılarını parçalamış, dünden beri kar yağan dağlarda asker çıplak ve yalınayak kalmıştır. “Cephe Kumandanlığı Vekâleti” emrinde hiçbir şey olmadığından bilhassa kaput, ayakkabı, pamuklu, elbise, yelek, kuşak hulâsa, tesirât-ı havaiyeden muhafaza için ne verilmek lazımsa on beş bin hesabıyla sür’at-i irsalini ehemmiyetle arz ve ricâ ederim.

3– Müdafaa-i Milliye Vekâleti’ne, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyâseti’ne ve berâ-yı ma’lumât Cephe Vekâleti’ne yazılmıştır.

Garp Cephesi Kumandanı
Ali Fuat

Efendiler, Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa’nın, henüz Gediz muharebesinin cereyân etmekte bulunduğu bir sırada okuduğumuz, bu telgrafnamesindeki muhteviyât, bilhassa ihtisâs olunan mâna ve zihniyetin pek ziyade şâyân-ı dikkat görülmesi tabiidir zannederim. Askerin hali, kuvvetimizin miktarı, hazırlığımızın derecesi, bütün memlekette her nokta-i nazardan muhtaç olduğumuz menâbiin kudret ve kabiliyeti bi’t-tabi bu telgraf tarihinden üç gün evvel Garp Cephesi Kumandanlığı’nca ma’lûm bulunuyordu. Her şey tamam olup da Gediz muharebesinin müddet-i cereyânı olan üç beş gün zarfında mı mahvolmuştu? Ma’lûm olan bütün hakayıka rağmen Garp Cephesi, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye tarafından mı taarruza icbâr edilmişti?

Mevzu-i bahis telgrafname, Heyet-i Vekile’de okunduktan sonra zîrine şu mütâlaa yazılmıştı:

Heyet-i Vekile’de mütâlaa olundu. Serd olunan esbâb ve vakayi gayr-i makul bulundu. Muâvenet-i lâzime yapılacağı tabiidir. Alay 3’ten tasavvur olunan kuvvetin i’zâmı yapılacaktır.

İsmet
Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi